Denizin Külleri

15 yaşımda yazmaya başladım Denizin Küllerini, aklımda bir roman oluşturma düşüncesi yoktu, kelimeler istemsizce birbiri ardına sıralanıyordu yalnızca; plansız, amaçsız… Derken 444 sayfa oldu, küçük kardeşimin beni, onunla hiç oyun oynamadığım ve hep yazı yazdığım için aileme şikayet etmesiyle kendi hayatına kavuştu, benden çıktı ve okuyucuyla buluştu. 17 yaşımdaydım o zamanlar, bambaşka planlarım vardı hayata dair, şimdi ise Denizin Küllleri’nin bana biçtiği düşleri yaşıyorum.
4. baskısını yaptı şimdilerde, bazen şimdiki aklım olsa böyle yazmazdım bu kitabı diyorum ama bu kitabı böyle yazmasam şimdiki aklım olmazdı… Çok şey borçluyum ona, kendimi borçluyum, geleceğimi borçluyum…
Dilerim nice kalplere ulaşırsın sevgili romanım, nice hayatlara dokunur, nice düşlerde hayat bulursun…
Arka kapak yazısı:
Bu bir ilk roman… Geçmişinin altında ezilen bir kadının aşkla kurtuluşunu, bu duyguya yabancı bir adamın hissettikleriyle bambaşka biri oluşunun anlatan bir ilk roman… On beş yaşımda boş sayfaya kalemle ilk kez dokunduğumda kendimle alay ettim, boşuna vakit harcıyorsun, sıkılacaksın bir iki gün sonra dedim. Sekiz ayın ardından son noktayı koyduğumda bile ‘kitap’ diyemedim, oysa been kendimi bildim bileli yazıyordum, okuma yazmayı öğrenince basit cümlelerle günlüğe heves etmiştim, sonra kısa hikâyeler, denemeler… Bana bile fark ettirmeden kelimelerim de büyüdü benimle ve Denizin Külleri’ne can verdi. Ailemin tatlı sürprizi onu sizlere ulaştırdı ve ben bambaşka bir maceraya atıldım, varlığından haberdar olmadığım düşlere vardım, yeni hayatlar aramaya çıktım…
Sensizlik Esiyor Yüreğimde

Kendimi hep hayalperest biri olarak addetmişimdir. Küçüklüğümden beri hep hayaller kurarım, başkaları olup hikayeler yaşarım... Bu kitap yüzlercesinden sadece biri. Neden içlerinden bunu seçtim bilmiyorum. Zaten yazmak bilmemektir, anlayamamaktır, tanımlayamamaktır düşünceleri.
Bu roman aşkın insana neler yaptırabileceğini, aşk uğruna nelerden vazgeçilebilineceğini anlatıyor. Bir yanı mucizeleri destekliyor, diğer yanında ise bir gerçek var. Siz mucizelere inanıyor musunuz yoksa gerçekçi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
Bu kitabı okuduğunuzda fikrinizi değiştirebilecek miyim? Aslında amacım bu değil, fikrinizi, düşüncelerinizi değiştirmek istemiyorum. Onlara dokunmak istiyorum, bir parçanızı bu kitapta bulun istiyorum.
Kitabımın sonu hakkında çok düşündüm. En iyiyi değil, en uygun olanı seçtim kendimce. Hala okuduğumda değiştirmek istiyorum. Siz de isteyecek misiniz?
Bence bu romanın kendine özgü bir hayatı var. Gösterdiğim yoldan değil, kendi seçtiğinden gitti. Bu yüzden beni bile heyecanlandırdı yazarken, bir sonraki cümleyi merak etmemi sağladı hep.
Dilerim bana hissettirdiklerini siz de hissedersiniz; düşüncelere dalarsınız, merakla sarılırsınız, çatışmalar yaşarsınız. Dilerim zevkle okursunuz...
Arka kapak yazısı:
Bu bir ikinci roman... Başkalarının hataları yüzünden geleceğini kuramayan bir kadının mücadelesini, mucizelere inanmak isteyen gerçekçi bir adamın ikilemini, hiç dokunamayacağı aşka sahip olan bir arkadaşın umutsuzluğunu ve vazgeçişini anlatan bir ikinci roman... İlk romanımı on altı yaşımda bitirir bitirmez başladım bu hikayeye. Düşüncelerimde huysuzlanıyordu kelimeler, bir an önce kağıda akıp özgür olmak, kendi maceralarına dalmak istiyorlardı. Onlara eziyet etmek niyetinde değildim, keyifle ilmek ilmek işledim bu yepyeni hayatı boş sayfalara ve Sensizlik Esiyor Yüreğimde’ye can verdim. Son noktayı koyduğumda çoktan üçüncü romanım Sözyaşları’na varmış, dördüncü romanımın hazırlıklarına kapılmıştım, bir yandan da yeni hayatlar aramaya devam ediyordum...
Sözyaşları

Bu bir üçüncü roman. Uykusuz gecelerin birinde ölüm üzerine düşünürken çöreklendi aklıma. Bir anda ortaya çıktı ve sonraki, sonraki, ve sonraki geceme de musallat oldu... Ta ki bitene, tamamlanana, kendi yolculuğuna çıkmak için hazır olana dek.
Neden baştan bitmiş bir hikayeyi yazdım bilmiyorum. Belki de diğer romanlarıma bir atıftı bu. Onlara ölümden sonra hikayelerin devam edebileceğini göstermek istedim çünkü bir insan ancak zihinlerden, anılardan silinip gittiğinde gerçekten ölmüş olur, ancak o zaman gerçekten silinir yaşam sahnesinden...
Yazarken düşündürdü, üzdü, ağlattı. Bu yüzden sizlere keyifli okumalar dilersem hikayeye haksızlık etmiş olurum.
Arka kapak yazısı:
Yarınımızdan çalınan insanları anlatıyor bu kitap, hayallerimizden söküp alınanları, kalpten ruha uzanan bir kesiği anlatıyor, ölümü anlatıyor, 'ölümü yaşayanları' anlatıyor...
Kızının yaşayamadığı hayatı taşıyan bir anneyi, yavrusunu koruyamayan bir babayı, masumca "Canı acımış mıdır anne?" diye soran bir kardeşi anlatıyor...
Bu kitap 'Bir Ölünün Hayatı'nı anlatıyor... Bir ölü, hayatını anlatıyor...
Yazarın dahil olduğu diğer kitaplar


