İngiltere’ye Veda Günlükleri 2/5

Bu bir veda yolculuğu…

Bugün onlarca, belki de yüzlerce kez geçtiğim yollardan bir kez daha geçtim. Hiçbir şey değişmemişti de benim bakış açım değişmişti tümden, bir başka baktım her şeye, başka gördüm, göremediklerimi gördüm, son gördüm, son kez gördüm. Bugün, belki de bir daha hiç geçmeyeceğim yollardan geçtim. Ayaklarımın altından geçip giden her bir kaldırım taşı biraz daha bağlandı sanki bana, her biri güzelleşti, gitme mi diyorlardı onlar da? Ah be güzel taşlar, eğer kalmak yalnız sizin güzelliğinize bağlı olsaydı, burada kalarak vazgeçeceğim tüm aidiyetlerim taş üstünde taş bırakmazlardı.

Havada yağmur var, bulutlar bile gözyaşlı döküyor terk edişlere. Bir yere gitmek de, bir yerden gitmek de zor. Bir yeri arkanda bırakmak zamanın geçişini tokat gibi çarpıyor suratına. Her gün aynı olsa ne anlamı olurdu geçen günlerin, değişim çalıyor geçen yılların çanlarını, büyüyor, yaş alıyorsun, öğreniyor, gelişiyorsun. Hep derim; yaş almak değil zor olan, sevdiklerinin de yaş alması ve mutlak ayrılığın birlikteliğinize yaklaşması, yoksa ölüm dediğin acıtır mı?

Havada yağmur var, ama burası hep böyle zaten, alışıyorsun ama bir türlü yağmurda ıslanma özgürlüğüne erişemiyorsun, böyle yetişmişiz; üşürüz, hasta oluruz, şemsiyesiz, ceketsiz çıkamayız. Hem garipsedim hem imrendim yağmurdan korkmayanlara, kendime sorup durdum; yağmurdan korkmamak neden zor bu kadar?

Buraya güneş batmayan ülke demişler ama yanlış olmuş, güneş yok burada. Burası yağmurdan korkmama özgürlüğüne erişmişlerin ülkesi. Bizim bildiğimiz mevsimlerin yaşanmadığı, sonbaharın dizlerine kadar kurumuş yaprağa battığı, yaz aylarının hüküm sürecek gücünün olmadığı, kış soğuğunun yanakları yaktığı ülke burası.

Yağmuru hep orada olacak ama damlaların usulca dokunup okşadıkları başkalaşacak, şehrin o ezberlediğim çehresi değişecek zamanla ve bir yıl boyu bana ev sahipliği yapmış bu yer hatırladığımdan bambaşka bir hal alacak, benim bildiğim olmaktan çıkacak, bir gün tekrar geldiğimde değişmiş diyeceğim, bensiz değişmiş, beni değiştiren bu şehir değişirken bana haber vermemiş, yabancılaşacağız, uzaklaşacağız. Sahiplendiğim dükkanlar kapanacak, banklar kaldırılacak, şimdi buralar böyle diye anlattıklarım bir zamanlar böyleydi olacak. Ve, ve belki de daha çok seveceğim o zaman burayı, daha derinden varacağım keyfine çünkü şehri sevdiğim biriyle paylaşmaya gelmiş olacağım, anılar üç kişi arasında yad edilecek, sohbet şehir ve benim aramda olmayacak sadece, genişleyecek ve renklenecek. Ya da kim bilir, yine yalnız gelirim, şehirle özel konuşuruz o zaman, dertleşiriz, neden değiştin diye sorarım, neden hatırladığım gibi değilsin?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir